top of page

Kendi Kehanetini Yaratmak: Manifestin Gücü | 2. Bölüm

  • Yazarın fotoğrafı: Rabia Başaran Kesim
    Rabia Başaran Kesim
  • 27 Şub
  • 3 dakikada okunur

Hayatınızı sadece düşünerek değiştirebileceğinizi söylesem, ne derdiniz? Peki ya bu düşünceler gerçekten geleceğinizi şekillendirebilir mi?

Terapi Gibi Değil’in yeni bölümüne hoş geldiniz. Bugün, psikoloji ve kişisel gelişim dünyasında sıkça duyduğumuz iki önemli kavramı ele alıyoruz: manifestation ve kendini gerçekleştiren kehanet.

Manifestation, çoğu zaman "iste, evren sana versin" veya "hayatına bir şeyleri çekmek" olarak algılanır. Ancak, bu kavram gerçekte bu kadar basit mi?

Kendini gerçekleştiren kehanet ise biraz daha farklı bir olgu. Düşüncelerimizin ve beklentilerimizin gerçek hayatta nasıl zincirleme bir etkiye sahip olduğunu ve zihnimizin fiziksel değişiklikler yaratabilme gücünü ele alacağız. Sonrasında, bu iki kavram arasındaki bağlantıyı, bilimsel dayanaklarını ve bunları hayatımıza nasıl uygulayabileceğimizi inceleyeceğiz.

Manifestation Nedir?

En basit tanımıyla, bir şeyi zihinsel olarak istemek ve ona odaklanarak hayatımıza çekmeye çalışmaktır. Popüler kültürde, The Secret gibi kitaplar manifestation'ı romantik bir şekilde anlatır. Evrene neyi isterseniz onu çağırabileceğinizi ve yalnızca olumlu düşünerek başarılı olabileceğinizi iddia eder. Ancak, yalnızca düşünmek yeterli mi? Gerçek bu kadar basit mi? Bilim bu konuda ne söylüyor?

Araştırmalar, olumlu düşünmenin beynimizdeki stres hormonlarını azaltarak odaklanmayı kolaylaştırdığını gösteriyor. Stres altındayken beyin kortizol hormonu salgılar. Yüksek kortizol seviyeleri, kaygıyı artırır, dikkati dağıtır ve karar alma yetisini zayıflatır. Ancak, olumlu düşünceler dopamin ve serotonin gibi mutluluk hormonlarını artırarak kortizol seviyesini dengelemeye yardımcı olur.

Örneğin, 2016 yılında yapılan bir çalışmada, düzenli olarak olumlu düşünme pratiği yapan bireylerin stres seviyelerinin düştüğü ve beyinlerinde prefrontal korteksin (odaklanma ve problem çözmeden sorumlu bölge) daha aktif olduğu gözlemlenmiştir. Bu durum, olumlu düşünmenin odaklanmayı artırabileceğini gösterir.

Ancak, yalnızca düşünmek yetmez. Beyin, yalnızca düşüncelerle tatmin olmaz. Nörobilim araştırmaları, beynin olumlu düşünceleri destekleyen eylemler görmek istediğini ortaya koymuştur. Yani, bir hedefe ulaşmak için sadece pozitif düşünmek değil, aynı zamanda harekete geçmek de gerekir.

Bir hedef belirlediğinizde, beyniniz dopamin salgılar ve sizi motive eder. Ancak, hedefinize yönelik adım atmazsanız, beyin zamanla bu dopamin seviyesini düşürerek motivasyon kaybına neden olabilir. Çünkü beyin, tutarsız bilgileri sevmez. Yalnızca düşünmek ve harekete geçmemek, zihinde bir çelişki yaratır. Bu çelişkiyi önlemek için küçük de olsa bir adım atmak beynimizi tatmin eder ve olumlu düşüncelerin etkisini güçlendirir.


Manifestation yalnızca olumlu düşünmekten ibaret değildir. Düşüncelerimizin hayatımıza yön verdiğini gösteren bilimsel bir kavram vardır: Kendini gerçekleştiren kehanet.

Bu kavram, "Bir şeye nasıl inanırsan, onun gerçekleşme ihtimali o kadar artar" fikrine dayanır. Psikoloji, dilbilim ve kültürel araştırmalar bu olguyu uzun süredir ele almaktadır. Hatta pek çok kültürde kendini gösterir: "Kırk kere söylersen olur", "İyi düşün iyi olsun", "Hayra yor hayır olsun" gibi atasözleri bu fenomeni destekler.

Konuyla ilgili çarpıcı bir deney ise Rosenthal Etkisi olarak bilinir. Psikolog Robert Rosenthal ve Lenore Jacobson, öğretmenlerin öğrenciler hakkındaki beklentilerinin akademik başarılarını nasıl etkilediğini görmek için bir deney tasarlamıştır. Öğretmenlere, rastgele seçilmiş bazı öğrencilerin üstün zekâlı olduğu söylenmiştir. Zamanla öğretmenler, bu öğrencilere farkında olmadan daha fazla ilgi ve destek göstermiş ve onların başarılı olmalarını sağlamıştır. Deneyin sonunda, bu öğrencilerin akademik performanslarının gerçekten yükseldiği gözlemlenmiştir.

Bu, insanların kendileri hakkında nasıl algılandıklarına göre şekillendiklerini ve düşüncelerimizin gerçekliğimizi etkilediğini gösteren güçlü bir kanıttır.

Plasebo Etkisi ve Zihnin Gücü

Kendini gerçekleştiren kehanetin bir diğer dikkat çekici örneği plasebo etkisidir. Bu etki, kişinin aldığı tedavinin etkili olduğuna inanması durumunda, gerçek bir ilaç almamasına rağmen iyileşme göstermesi olarak tanımlanır.

Örneğin, 2010 yılında yapılan bir çalışmada, migren hastalarına sahte ilaç verilmiş ve bunun etkili bir tedavi olduğu söylenmiştir. Sonuç olarak, hastaların %50’sinden fazlasının ağrılarının hafiflediği bildirilmiştir. Benzer şekilde, basit bir tuzlu su enjeksiyonu yapılan hastaların, bunun güçlü bir ağrı kesici olduğu söylendiğinde, gerçekten ağrı hissetmedikleri gözlemlenmiştir.

Bu deneyler, beynin beklentilere göre biyolojik ve kimyasal süreçleri nasıl yönlendirdiğini kanıtlamaktadır.

Manifestation ve Gerçek Hedeflere Ulaşmak

Sadece olumlu düşünmek değil, bunu eyleme dökmek de önemlidir. Gerçekçi hedefler koymak ve bunları somut adımlarla desteklemek, manifestin etkili olmasını sağlar.

Bu süreçte SMART hedef belirleme yöntemi faydalı olabilir:

  • Spesifik: "Sağlıklı olmak istiyorum" yerine, "Haftada üç gün 30 dakika yürüyüş yapacağım" demek.

  • Ölçülebilir: "Daha fazla kitap okuyacağım" yerine, "Her ay en az iki kitap okuyacağım" demek.

  • Ulaşılabilir: "Bir ay içinde İngilizce öğreneceğim" yerine, "Önümüzdeki bir ay boyunca her gün 30 dakika İngilizce çalışacağım" demek.

  • İlgili: Hedefin hayatınızla uyumlu olması.

  • Zamana bağlı: Hedeflerinize ulaşmak için net bir zaman çerçevesi belirlemek.


Manifest etmek ve kendini gerçekleştiren kehanet birbiriyle bağlantılıdır. Manifestation ile bir hedef belirleriz ve zihnimizde olumlu bir enerji yaratırız. Kendini gerçekleştiren kehanet ise, bu enerjiyi davranışlarımıza yansıtarak sonucunu etkiler.

Bugün sizlerle manifestation ve kendini gerçekleştiren kehanet kavramlarını ele aldık. Peki siz, bu kavramları hayatınızda fark ettiniz mi? Hangi hedeflerinizi manifest ettiniz ve hangi adımları attınız? Düşüncelerinizi sosyal medya üzerinden benimle paylaşın.

Konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için podcast bölümünü dinlemeyi unutmayın!


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page